7’li Masa’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaşadığı hezimet Almanya’yı çileden çıkardı. Kılıçdaroğlu’nun ilk turda yaşadığı hüsran sonrası, ülke medyasından siyasetçilere kadar çok sayıda isim, uzmanlarca “demokrasi şöleni” olduğu kaydedilen 14 Mayıs’taki şeffaf seçimleri hedef aldı. Seçim öncesi dönemde “Ne derseniz kabul” taahhüdü aldığı Kılıçdaroğlu’na desteğini esirgemeyen Alman basını da ülkedeki Türk seçmeni hedef aldı. 14 Mayıs’ta görev alan seçim başında Alman siyasetçilerin bulunduğu gözlem heyeti üyeleri, seçimin hemen ardından iftiralarla bezenmiş bir rapor yayınladı. Türkiye’deki seçimler üzerinde şüphe oluşturmayı hedefleyen rapordaki Alman siyasetçilerin, FETÖ’cü ve PKK sempatizanı kimselerle yakın ilişkide olduğu, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması için kampanyalar yürüttüğü ortaya çıktı.
Alman siyasetçiler seçim sonrası sosyal medyada, birbiri ardına skandal paylaşımlarda bulundu ve iftiralarla seçime gölge düşürmeye çalıştı. Alman Sol Parti Die Linke Genel Başkanı Janine Wissler, seçimde hile yapıldığını belirterek “Seçim sonuçlarına dikkatli bakmak gerek” diye yazdı. Seçimin adil bir ortamda yapılmadığı iftirasını savuran Wissler, “Muhalefete baskı yapıldı, seçimde manipülasyon yapıldı” sözlerini sarf etti. Alman Hür Demokrat Parti FDP Grup Başkanvekili Alexander Graf Lambsdorff, “Türkiye’deki seçim sonuçları hayal kırıklığı” çıkışını yaptı.
Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) Dış Politika uzmanı ve milletvekili Michael Roth, “Seçimler adil değildi. Belki özgürdü, ama adil değildi” derken, Bize yönünü tekrar Avrupa’ya çevirecek biri lazım, bu da Erdoğan değil. Erdoğan kazanırsa, Türkiye-Almanya ilişkileri zora girer” sözleri ile niyetini belli etti. Kılıçdaroğlu, verdiği röportajlarda Batı’ya açık çek uzatmış, “Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılma ve NATO’nun tüm kararlarına uyacağız” teminatını vermişti.
Sınır ötesi en fazla Türk vatandaşının ikamet ettiği Almanya’da, medya da, ülkedeki Türk seçmeni hedef aldı. Almanya’dan en çok oy yüzde 65,49 ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a geldi. Alman Bild gazetesi, ülkedeki Türk seçmenlere, “Hem Erdoğan’a oy verip hem Almanya’yı sevebilir misin?” sorusunu yöneltti. Almanya’dan en çok oyun Erdoğan’a çıkması sonrası kin kusan gazete, Erdoğan’a oy veren kesimi Alman kültürü ve toplumuna karşı olmakla suçladı. Seçim öncesi dönemde demokrasi nutukları atan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı otokrat olmakla suçlayan dergi, “Almanya’da yaşayan Türklerin 3’te 2’si Erdoğan’a oy verdi. Bu nasıl olabilir?” sorusunu sorarak maskesini düşürdü. Haberde, Erdoğan’a oy verenlerin Almanya’nın bir parçası olamayacağı görüşü savunuldu. Türkler hedef gösterilerek Almanlarla karşı karşıya getirilmeye çalışıldı.
Seçimleri gözlemleme görevi yürüten ve başkanları Alman olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) seçim gözlem heyeti, Kılıçdaroğlu’nun hezimeti sonrası karalama kampanyasına yayınladıkları raporla destek verdi. Raporda seçimlerde baskı olduğu, adil ortamda gerçekleşmediği yalanı savunuldu. 6-7 Ekim olaylarını azmettirdiği gerekçesiyle tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ın hapiste olmasının adil bir şekilde gerçekleşmesinin önüne geçtiği iddia edilen skandal raporda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Anadolu Ajansı verileri yanlış” yalanına da destek verildi. Raporda “Kamu yayıncılığı tarafsız kalamadı” ifadeleri kullanıldı.
Seçim gözlem heyetinin yer alan kimselerin daha önce PKK ve FETÖ ile iltisaklı kişilerle yakın ilişkisi dikkat çekiyor. AKPM Heyet Başkanı Frank Schwabe, geçtiğimiz sene Twitter’dan, yerine kayyum atanan Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Bedia Özgökçe Ertan ile fotoğraf paylaştı. Mitinglerde terörist elebaşı Öcalan’a methiyeler düzen ve terörist cenazelerine katılarak intikam yeminleri eden Bedia Özgökçe Ertan, belediye imkanlarını PKK’ya peşkeş çektiği için görevden alınmıştı. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın serbest bırakılması için kampanyalar yürüten AKPM Başkanı, PKK’nın Suriye uzantısı YPG’ye düzenlenen operasyonlara karşı açıktan tavır almıştı. “Türkiye (sözde) Ermeni soykırımı ile yüzleşmeli” açıklamasıyla daha önce gündeme gelen Schwabe, firari Can Dündar’la da fotoğraf paylaşmıştı. Schwabe’nin, iktidardaki Almanya Sosyal Demokrat Parti üyesi olduğu biliniyor.
AGİT Kısa Dönem Gözlem Heyeti Başkanı Michael George Link’in de firari Can Dündar ile yakın ilişkisi dikkat çekiyor. FETÖ ile işbirliği yapan Dündar’a “en yakın dostum” diyerek fotoğraf paylaşan Link, 2016’da firari zanlıya “Alternatif Nobel Ödülü” verdi. Aynı sene FETÖ’nün darbe girişimi sonrası rapor hazırlayan Link, FETÖ’cü isimlerin yargıdan temizlenmesine karşı çıkmış, “yargı bağımsızlığını yitiriyor” kara propagandasına imza atmıştı. Link aynı zamanda Alman Hür Demokratlar Partisi üyesi.